Prof. Hasan Pekmezci’ye

Ana karnına düştüğü andan itibaren tomurcuk açan taze gül gibi
Doyum olmaz kokusundan
Hiç bir müzisyen veremez onun sesinin zevkini
Hiçbir kuş sesi de veremez o sesi
Yanaklarında açınca mutluluk tomurcukları
Yarar içindeki tüm karanlığı
Gecenin kucağından alır yıldızları
Akıtır içine / Bir başka güzelleşir dünya
Hiç bir mücevher
Hiçbir servet alamaz onun bakışlarının yerini

Dünyayı bir başka seversin
Kanından akıp gelen çocuk sesiyle
Sevdana sevda katar
Çocuk gülüşüyle seversin yaşamı tadarsın mutluluğu
Her sabah uykuda uyanınca güneşten daha çok
Çocukların gözlerinin ışıltısını görmek istersin

Oysa hüznün gölgesi bile düşse çocukların yanaklarına
Kan akar içine
Her zaman karanlığı yıldızlar gibi yaran gözlerden
Parlar mı mutluluk ışıltıları
Her zaman onların yanaklarında pembe pembe açar mı gülücükler
Mutluluk çiçekleriyle donanır mı yaşam
Değil
Hiç beklenmeyen bir tufan gibi geliyor o kötü şansızlık
Kötü kader, zulümü mi Feleğin
Yoksa adaletsizliği mi doğanın
Her neyse işte gelip kırıyor belini
Tomurcukları taze açan fidanların dallarını
Ve söndürüyor gözündeki ışıltıyı
İşte o an kararıyor güneş
Ölüyor ay gözyaşlarıyla karanlığa çekiliyor yıldızlar

Kucaklaşıyor doğanın adaletsizliği
Düzenin adaletsizliğiyle
Elli kolu bağlanıyor sözcüklerin
Dudaklarda bir bir soluyor sözcükler
Kırk yağlı kurşun saplanır gibi yüreğe
Damlalar buza kesilir kirpiklerde
Ve parçalıyor hüzün sabır taşlarını
Dudaklarından akar bu şarkı
Kara yerlere gireydi gencecik fidanların
Yanağında ki taze mutluluk çiçekleri yakan
Ve kulu kula kul eden akış

Münster, 11 Haziran 2011