Sular kan ve bulanık akıyordu
bugünler dağlarımdan / kentlerimde
Ardı ardına hançerler saplanıyordu anaların yüreğine
Bulutların çatışmasından çıkan bir şimşekti sanki
Bir ses yükseldi on beş Temmuz günü
Taksim- İstanbul’da
Damlaların yağmura
Yağmur damlalarının koca sele dönüşmesi gibi
Sel oldu demokrasi sevdalıları
Aktı İstambul -Taksim meydanına

Silkeleyip attı üstündeki yorgunluğu
Ve yırttı üstüne giydireilen korku gömleğini
Yeniden yükseldi taksim meydanında ki ağaçları
Ve kuşların yuvasını korumak isteyenlerin sesi
Bütün türkülerde sesi vardı Deniz Gezmişin,
Mahir Çayan‘ın
Ve Ali ismail Korkmaz‘in
Ve İbrahim Kalpakkaya’nin işkenceye karşı
Direnişin sesi vardı

Savaş ateşi
Hukuksuzluk, hille ve rüşvet
Demirden bir ızgara gibi
sarmıştı dört bir yanını ülkemin
İtti ellerinin tersiyle rüşvet paralarını
Savaş karşıtı
Özgürlük
Ve demokrasi sevdaliları
Aktı yurdumun dört bir yanından
Taksim meydanına
Bilmez ki zalim
Hiç tükenir mi zulüm sürdükçe
Che Guevara’lar bu dünyada
Varsın zalim desin eşkıya bana
Özgürlük sevdalısıyım meydanında bütün kentlerin
Ve Kızıl ırmak Dicle / Frat’ın iki yakasında

Bir rüya değil bu yüz binlerin sesi
Bu özgürlüğe
Ve sömürüsüz bir dünyaya açılan kapının sesi…

25 Temmuz 2016